Arayüzgenç temsil eksikliğine dikkat çekmek ve gençlerin temsil eksikliğinden kaynaklanan sorunlarına çözüm önerileri üretmek adına başlatılmış sosyal bir kampanyadır.

©2021 Arayüz Kampanyası, tüm hakları saklıdır.

Arayüz Kampanyası ile Ne Fark Ettik? (2)

Kadın sorunu görseli

Arayüz Kampanyası ile Fark Et üçüncü sezonun ikinci bölümünde Kadın Hakları Dijital Veri Platformu’nun kurucusu Handan Uslu’yu ağırladı. Kadın Sorunu ve Ataerkil Politikasızlık isimli programda kadınlar için üretilen politikaların niçin gereği gibi uygulanmadığını ve bunun toplumsal ve politik arka planını konuştuk.

Genç yaşta değişim yaratmak

Handan Uslu henüz Koç Üniversitesi’nde okurken Global Aid isimli bir öğrenci topluluğu kurdu. Bu topluluktaki öğrencilerle Erzincan, Tunus ve Bosna Hersek’te çeşitli projelere imza attı. Genç yaşta değişim yaratmak için böyle bir yola çıkmanın kendisine kazandırdığı iç görülerden konuştuk. Handan Hanım Genç temsiliyetinde eksiklik olduğunun altını çizdi. Gençlerin katılımının artırılabileceği ortamlar oluşturulması gerektiğini belirtti. Kendisinin Global Aid yolculuğunun da bu anlamda önemli bir deneyim olduğunu vurguladı. Gençlerin hem sosyal hem de profesyonel alanda daha fazla deneyim kazanmak için alana ihtiyaçları var. Türkiye’de stajlar genellikle ücretsiz olduğu için bundan sosyoekonomik seviyesi halihazırda yüksek olan gençler faydalanabiliyor. Ayrışma çok erken başlıyor ve gelir eşitsizliği kaçmanın imkansız olduğu bir realite halini alıyor. Bu ayrım üniversitede iyice derinleşiyor.

Şiddeti adlandırabilmek toplumsal bir mesele

Ardından kadınların maruz bırakıldıkları şiddeti adlandıramamalarından, adlandırsalar dahi gerekli aksiyonu almaktan korkmalarından konuştuk. Kadınların yaşadıkları şiddetin adını koyamamalarının pek çok sebebi var. Bunların başında bu konuda yeterince eğitim verilmemesi geliyor. Mesela insanlar ekonomik ya da duygusal şiddetin de şiddet olduğunu bilmiyorlar. Ayrıca şiddet kültürümüzde romantizmle iç içe geçmiş durumda. Kıskançlığı sevgi ifadesi gibi anlıyor ve anlatıyoruz. Sağlıklı ilişkiler için sağlıklı bireyler gerekiyor. Sağlıklı birey olabilmek için şiddet olmayan bir evde büyümek, kendini ifade edebileceğin alanlar bulmak lazım. Handan Hanım bunu “kendi oyun alanın olmalı” şeklinde ifade ediyor. Ancak büyük çoğunluğumuzun gelecek kaygısıyla baş etmeye çalışıyoruz. Bu nedenle ekonomik ya da sosyal olarak kendimize ayırabileceğimiz bir alan bulmak gitgide güçleşiyor.

Bunların yanında toplumun kadına ve erkeğe gösterdiği tolerans arasındaki uçurum normal ile anormalin birbirine karışmasına sebep oluyor. Kadınların 8 Mart yürüyüşlerine bile engel olunmaya çalışılırken sözgelimi maç zamanları holigan erkek gruplarına müdahale edilmiyor.

Toplumsal düzlemdeki ataerki yasalar eliyle meşrulaştırıyor. “Bu ülkede istisnai durumlarda bile olsa 16 yaşındaki çocuklarla evlenilebileceğini düzenleyen bir kanun hükmü var.” diyen Handan Hanım, bu düzenlemenin pedofiliye alan açtığını söylüyor. Konu şiddeti adlandırmaksa cesur olmamız gerektiğini de ekliyor.

Zaten şiddet gören bir kadın bunu dile getirdiği an pek çok zorlukla karşılaşıyor. Başına halihazırda gelenlerden daha kötü şeyler yaşayabiliyor. Buna rağmen hakkını aramaya devam etmesi gerekiyor.

Ataerkil politikasızlık

Türkiye’de kadınların temel haklarının bile güvencesi yok. Böylesine temel bir sorun hala çözülemiyor. Üstelik bunun tek sebebi yeterli politika üretilmemesi de değil. Üretilen politikaların uygulanmaması da önemli bir sorun teşkil ediyor. Kanunun uygulanmaması da bir politikadır. Gözden kaçırılmış bir şey değildir, kasıtlıdır. Bu yolla devlet şiddeti teşvik ediyor. Üretilmeyen ya da uygulanmayan her politikanın altında bir iradenin olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu iradeye karşı haklarımızı savunarak var olabiliriz. Ama gittikçe daha karamsar bir tablo oluşmaya da başlıyor. Handan Hanım burada somut delil şartının gelmesini örnek olarak veriyor. Bu kasıtlı politikalar kadınları bağımlı hale getiriyor. Kadına şiddetin yansıtılma biçimi de bu noktada önem arz ediyor. Devlet bunu sistematik bir olgu gibi ele almayı reddediyor. Bu yolla da şiddet kültürünün korunmasına hizmet ediyor. Bunun kasıtlı olarak yapıldığını görmek kadın hareketini güçlendiriyor.

Handan Uslu: “Temsiliyet asla tesadüfi değildir.”

Şiddet dediğimiz olay daha fazla ilgi çekiyor ve satıyor. Bu da medyanın şiddeti sömürmesine sebep oluyor. Medya şiddetin yeniden üretilmesine de hizmet ediyor. Bu yalnızca haber yapma şekli ile de sınırlı değil. Hava durumu sunan kadınların vücutlarına “zoom” yapılması, tartışma programlarında kadınları yalnızca moderatör konumunda görmek gibi durumlar da bu olguyu besliyor. Kadının öneminin olmadığı alt metni veriliyor. Bu, kadın temsiliyetinin ülkemizdeki durumunu da gözler önüne seriyor. Temsiliyet asla tesadüfi değildir diyen Handan Hanım, bir tartışma programında hiç kadın konuşmacı olmamasının alenen kadınların fikrinin bir önemi olmadığı anlamına geldiğine işaret ediyor.

Kadın sorunu ve ataerkil politikasızlık üzerine konuştuğumuz yayınımızın tamamı youtube hesabımızda. Kadın Sorunu ve Ataerkil Politikasızlık bölümüne bağlantı vasıtasıyla ulaşabilirsiniz.

Paylaş

Yorum yok.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Start typing and press Enter to search

Shopping Cart