Arayüzgenç temsil eksikliğine dikkat çekmek ve gençlerin temsil eksikliğinden kaynaklanan sorunlarına çözüm önerileri üretmek adına başlatılmış sosyal bir kampanyadır.

©2021 Arayüz Kampanyası, tüm hakları saklıdır.

Arayüz Kampanyası İle Ne Fark Ettik? (4)

Genç iklim aktivisti görsel

Arayüz Kampanyası ile Fark Et üçüncü sezonun dördüncü bölümünde genç iklim aktivisti Duru Barbak’ı ağırladı. Değişim Yaratmanın Yaşı isimli programda Türkiye’de genç bir iklim aktivisti olmayı, mevcut iklim politikalarını, iklim krizi bazında sivil toplumdaki atmosferi ve bireysel olarak neler yapabileceğimizi konuştuk.

Duru, arkadaşı Alara ile birlikte “1.5 Derece” isimli blog üzerinden içerikler üretiyor. Henüz lisedeyken bu gibi bilinçlendirme çalışmaları yapmalarına insanların sempati ile yaklaştığını ve bunun bir avantaj olduğun belirtiyor. Öte yandan, daha lisede iklim hakkında ne biliyor da konuşuyor gibi tepkiler de alabildiklerini belirtiyor. Oysa iklime dair bahsettiğimiz şeyler çok temel, herhangi bir eğitim gerektirmiyor, diyen Duru öğrenmeye hevesli herkesin iklim krizi hakkında kolaylıkla bilgi edinebileceğini vurguluyor.

“İklim krizi mecliste sık sık tartışılan bir konu haline gelmeli.”

Son zamanlarda Paris İklim Anlaşması’nın TBMM tarafından onaylanması gibi olumlu gelişmeler var. Ancak bu gelişmeler yeterli değil. Salt anlaşmaların onaylanması yetmiyor. 1.5 derece hedefine yönelik bir emisyon azaltma hedefi konulması ve buna nasıl ulaşılacağının düzenlenmesi gerekiyor. Bunun yanında artık kömürden çıkış planlarının duyurulması gerekiyor. Ancak ülkemizde bu yönde adımlar göremiyoruz. Hem halk daha çok bilinçlendirilmeli hem de politikacılar iklim krizi hakkında daha çok konuşmalı. Enerji politikalarının önemine değinen Duru, hali hazırda hiçbir siyasi partinin sürdürülebilir enerji politikası bulunmadığının altını çiziyor.

İklim adaleti eşittir sosyal adalet

İklim krizi ikincil bir sorun gibi görülüyor. Toplumun daha önemli sosyal problemlerle baş etmesi gerektiği söyleniyor. Oysa iklim krizinin sorumlusu olan bizler aynı zamanda ondan etkilenecek kişileriz. Bu bizden bağımsız, doğal bir süreç değil. Bizlerin hem öznesi hem de nesnesi olduğu, büyük sosyal sonuçlar doğuracak bir gerçeklik. Önce başka sorunları çözelim sonra sıra iklime gelir düşüncesiyle hareket etmeye devam edersek her şey için çok geç olacak.

İklim adaleti, iklim krizinin dünyadaki sosyal adaletsizliği ne denli derinleştirdiğine vurgu yapan bir kavram. Duru da iklim krizinin yıkıcı etkilerinden en çok zarar görenlerin yoksul kesimler olduğunu vurguluyor. “Bu krizde en az payı olanlar en fazla etkilenenler oluyor.” diyerek iklim krizinin var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğine değiniyor. Bu durum iklim krizinin yalnızca bir çevre sorunu olmadığını ortaya koyuyor. İklim krizi aynı zamanda bir insan hakları sorunu.

İklim Krizi ve Sivil Toplum

Müfredatta iklim krizine yeterli yer verilmiyor. Bu nedenle özellikle bilinçlendirme çalışmaları bakımından sivil toplumun önemi büyük. Duru iklim grevlerini yaparken de pek çok sivil toplum kuruluşundan destek gördüklerini belirtiyor. Dayanışma içinde olmanın yürütülen çalışmaların da etkisini artırdığını söylüyor. İklim kampanyalarının görünürlüğünün sınırlı olduğundan yakınan Duru ancak belli dönemlerde insanların bu sorunlarla ilgilendiğini söylüyor. Aşırı sıcaklarla mücadele için belediyelerde birimler kurulması için başlattıkları kampanyanın havalar soğuduğu için unutulmasını örnek olarak gösteriyor.

Duru kişisel olarak yapabileceğimiz en değerli şeylerden birinin iklim krizi için sesimizi çıkarmak olduğunu söylüyor. Birlikte hareket edebilirsek, gezegenin geleceği için attığımız çığlıkları da duyulur kılabiliriz.

Paylaş

Yorum yok.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Start typing and press Enter to search

Shopping Cart